Söyleşi: Alan Djamirze- Andzor Kabard: ''Çerkesya Devleti-Yakında Herkes Herşeyi Görecek!''

Alan Djamirze                                                                  Andzor Kabard 

PRAG-Bugün burada bir nevi yuvarlak olmayan masa toplantısı kuracağız. Sebebi de bu toplantının katılımcılarının dünyanın iki ucundan bize katılacak olması. 

Demis Polandov, RFE/RL- Ekho Kavkaza

PRAG-Bugün burada bir nevi yuvarlak olmayan masa toplantısı  kuracağız. Sebebi de bu toplantının katılımcılarının dünyanın iki ucundan bize katılacak olması.Bunlardan birisi Amerikadan digeri ise programımıza Avustralya'dan katılacak olsa da aslında iki katılımcı da Çerkes Aktivisti. Katılımcılarımızdan Andzor Kabard Newyork'dan, Alan Djamirze ise Sidney’den programımıza katılacak.

DEMİS POLANDOV: Sizlerle bugünkü toplantımıza 15 Eylül saat 15.00 olarak kayda geçiyoruz.Bunun belirtmemin sebebi aslında tamda bu dakikalarda Federal Bilgi Ajansı uluslararası yayınında "Rossiya Segodnya" (Rusya bugün) programında ''Çerkeslerin Dünü Bugünü ve Yarını'' konulu bir konferans başlamakta.

Sizleri uzun yıllardır birer Çerkes aktivisti olarak iyi tanıdığımız halde nedense sizi bu yayınlanan konferansa davet etmemişler. Bu yüzden de sizlerle biz aynı saatte bu programı yapıyor olacağız. Bu programı yaparken ben Prag'dayım sizler ise Newyork ve Sidney'desiniz.

Anzor ilk sorumu size yöneltmek istiyorum. Son zamanlarda Çerkes sorunu nedense tekrar Rusya gündemine girmeye başladı. Aslında baktığımızda bu konuda son zamanlarda gündemde pek bir şey çıkmıyordu. Ancak en son tanınmış gazeteci Maksim Şevçenko'nun ''Rusya Federasyonu Suriyeli Göçmenlerden Çerkesleri kabul etmelidir.Özellikle Çerkesleri diyorum Çünkü Çerkesler Rusya Federasyonun Yerli halklarından birisidir. O yüzdende Rusya Federasyonunun bu halk karşısında sorumlulukları vardır.'' açıklaması Çerkes sorununu tekrar gündeme taşımış oldu.

Bu açıklamanın ardından da kamuoyu birden konuyu tartışmaya başladı. Sizce buna etken neydi acaba, Avrupa’da yaşanan göçmen krizi olabilir mi?

ANZOR KABARD: Bence bunun iki sebebi var. Birincisi, Avrupa'ya Ortadoğu ve Kuzey Afrika’dan olan mülteci akınının yakın zamanda insani boyutta bir felakete dönüşüyor olmasının Rusya’da yaratmış olduğu duygusal etki. İkincisi ise 19 Eylülde DÇB nin Nalçik’de yapılacak olan genel kurul toplantısıdır. Burada da görüldüğü gibi, DÇB’nin ayaklarının altından üzerinde durdukları toprakları çekilip alınmışken, halen bunu yapan güçlerin başındaki hükümete kendilerinin nasılda faydalı bir kurum olduklarını kanıtlamanın peşinde.

DEMİS POLANDOV: Peki DÇB sahiden faydalı bir şey yapabiliyor mu? DÇB Çerkesler için ortaya bir çözüm getirebiliyor mu? Şevçenko nun getirdiği teklife nasıl bakıyorlar? Peki ya Rusya hükümeti sizce bu konuya nasıl bakıyor? Bildiğimiz kadarıyla Şevçenko'nun teklifine Tüm diğer Çerkes örgütleride oldukça sıcak bakıyor.

ANZOR KABARD: Şevçenko'nun  önerisi hakkında Rusya Hükümeti nin ne düşündüğü Federal İnformasyon ajansının (регионы.ру).Region.ru da ki yayınlarında açıkça görülüyor. Görüldüğü üzere bir çok milletvekili ve hatta din adamları bile açıkça fikirlerini beyan etmişler. Onların beyanlarına göre yurt dışındaki hiçbir çerkesin Rusya ya kabul edilmesine izin verilmemelidir. Ayrıca onlar böyle saçma bir fikrin neden bugün ortaya çıktığını da anlamamış olduklarını dile getiriyorlar.

DÇB'nin faydalı olarak ne yaptığı sorunuza gelecek olursak, DÇB bugüne kadar kadar kime karşı görevini nasıl yerine getirmişse aslında aynı yere karşı görevini yerine getirmeye devam ediyor. Son zamanlarda yaptıkları çalışmalara bakacak olursak bir taraftan gizli servis ağı diğer taraftan da bağlı bulundukları güçlerin propaganda faaliyetleriyle uğraşmaktalar. Son zamanlarda yapmış oldukları Soçi -Türkiye -Ürdün ve Suriye seyahatlerine bakacak olursak, bu seyahatleri izleyenlerin anlattıklarına göre, Batının Rusya Federasyonuna uyguladığı ambargo karşıtlığı olarak Sovyetler Birliği zamanında hatırlayacağımız Anti Siyonist Propaganda komisyonunun propagandalarına benzer işlerle uğraşıyorlar.

DEMİS POLANDOV: Şimdide Sidney'e dönüyoruz. Alan sizi Avustralyadaki Çerkes toplumunun temsilcisi olarak biliyoruz.Bu gün onlar adına konuşacak olursanız, siz bu Suriyeli Çerkesler konusunda neler yapıyorsunuz? 

Örneğin bu sorun hakkında Rusya makamlarıyla görüşmeyi hiç denediniz mi? Bildiğimiz kadarıyla Birleşmiş milletlere Çerkesler konusunda bir başvurunuz olduğunu hatırlıyoruz. Buna benzer şekilde Rusya makamlarına da bir başvurunuz oldu mu?

ALAN DJAMİRZE: Evet bizde bu konuda çalışıyoruz. Avustralya devletine bir başvuruda bulunduk. Bu başvuru için başlattığımız imza kampanyasına 10 bin kişi katıldı. Bu başvuru ile Avustralya devletinin Suriyede ki Çerkeslere yardım etmesini istedik.

Yalnız biz bu yaptığımız başvurumuzda ki  yazıda, Suriye deki Çerkeslerin sadece bugünkü durumlarından dolayı göçmen olmayıp aslında Rus-Kafkas savaşları sonucu sebebiyle zaten orada da göçmen konumunda yaşadıklarını da belirttik. Burada tarihimizde birçok sürgüne uğradığımızı, bu son olanla beraber aslında 4. kez sürgüne hangi dönemlerde uğradığımızı belirttik. Burada belirtmek isteğimiz Çerkes kimliğinin sorunlarıydı. Bu konu göçmenler sorununun dışında genel olarak İnsan Hakları Evrensel Beyannamesiyle ilgili bir konu, bizde zaten bu beyannameye atıfta bulunarak Avustralya devletinden istekte bulunduk.

DEMİS POLANDOV: Peki bir cevap alabildiniz mi?

ALAN DJAMİRZE: Aldığımızı düşünüyorum. Bunun göstergesi, Avustralya devleti bir açıklama yaparak Suriye Ürdün ve Türkiye'den 12.000 göçmeni ülkeye kabul edeceklerini bildirdiler. Avustralya devletinin bu tavrıyla sadece bize değil, tüm azınlıklara karşı olan pozitif yaklaşımlarını göstermiş olduğunu düşünüyorum. Zira bu konuda başvuranlar olarak bizler ne ilkiz ne de son.

DEMİS POLANDOV: Aslında başta benim öğrenmek istediğim şuydu. Siz Avustralya dan başka yerlere de başvuruda bulundunuz mu mesela Rusya ya?

ALAN DJAMİRZE: Biz bu konu için Çerkeslerin kendilerine başvuruda bulunduk. Ancak Rusya ya kimse  bir başvuru gereği görmedi. Ayrıca Avustralya’dan başka Amerika, Yeni Zelanda gibi buraya yakın olan yerlere başvuruda bulunuldu.

DEMİS POLANDOV: Peki bu başvurulardan bir sonuç çıktımı? Mesela Amerikadan bir cevap alabildinizmi?

ALAN DJAMİRZE: Bu başvuru bizi UNHCR ile protokol yoluna sokmuş oldu.

DEMİS POLANDOV: Bu kurumu (UNHCR) isterseniz tercüme edelim. Bu kurum Birleşmiş Milletler Göçmenler Masası Yüksek Komiserliği.

ALAN DJAMİZE: Evet onlar bu başvurumuzu kabul ettiler. Başvuruyu kabul ederken de Çerkesleri ayrı benzersiz bir azınlık olarak ele aldıklarını yani bu sorunu Suriyeli diğer göçmenler sorundan bağımsız olarak Çerkeslerin genel olarak azınlık sorunları olarak ele alacaklarını ifade ettiler. Bunun sebebi de,bu kurumun göçmenleri ele alırken farklı kategorilere ayırıyor olması, ve her kategoriye göre yapılması gereken yardımları ayrı ayrı değerlendirerek ilgili ülkelerle bağlantılara geçiyor olmasıdır. Bu yüzden bizim için en önemli olan noktayı bu şekilde halletmiş olduk.

DEMİS POLANDOV: Bu sorum Newyork'a. Bugün Moskova da ele alınmakta olan ''Çerkeslerin Dünü Bugünü ve Geleceği'' konulu programda sizin de ifade ettiğiniz benim de gördüğüme göre, Rusya daki devlet ve din adamları, Yurt dışındaki Çerkeslerin Rusya‘ya kabul edilmesine karşılar. Peki bu durum bugün savaştan kaçan Çerkes sığınmacılara ne ifade ediyor? Bu insanlar kimlikleriyle yaşamına nerede devam edebilecekler Amerika'da mı, Almanya’da mı, nerede? Bugüne kadar benzer şekilde olan ülkelerde yaşayan Çerkes topluluğu var mı peki?

ANZOR KABARD: Amerika da  Newyork’a arabayla yarım saat mesafede New Jersey bölgesinde daha önce Suriye Golan tepelerinden gelip buraya yerleşmiş 12.000 kadar Suriyeli Çerkes yaşamakta. 

Hatırlatmış oldunuz burada yaşayanlar Kanada ve Almanya’dan misafirlerinde katıldığı, tam da bugün Çerkes günü kutlamalarını yaptılar. İste bu örnek Amerikan toplumunun aslında Suriyeli Çerkes sığınmacılar konusunda onların topluma adaptasyonu ve Entegrasyonu konularında daha öncede bu şekil bir tecrübe yaşadığının bir güstergesi. Bugün için mevcut yeni sığınmacılar konusunda Amerika benzer bir kabul etme kararı alırsa daha önceki tecrübe tekrar edilmiş olabilecek. 

Aynı konuda Rusya’ya bakacak olursak, Rusya bu konuyla ilgili ne söyleyeceğini 2012 yılı sonbaharında söyledi aslında. Başvuruysa biz işte o zaman 2011 yılından itibaren bir yıl boyunca Suriyeli Çerkes sığınmacılar için hemen hemen her gün Rusya devletinin çeşitli kademelerini yardım çağrısı ve başvurusu bombardımanına tuttuk.

Bunlar son 25 yıl içinde Rusya'ya yapılan basşvuru ve çabalardan küçük bir bölüm. Bu 25 yıllık süre içinde her yıl Rusyadan Çerkesler kendilerinin Sürgüne uğradıklarını o yüzden geri dönüş yolunun kendilerine açılması gerektiğini zaten talepte bulunuyorlardı. Tüm bunlar Rusların 150 yıldır yaptıklarından farklıda olmadı. O zamandan beri Rusya devletinin ismi 4 kez değişse de Çerkeslere uygulanan politikalar hiçbir zaman değişmedi. Tüm bunlar yaşandığı için gelinen noktada Diasporada yaşayan Çerkeslerin artık bu konuda Rusya'nın ne dediğiyle fazla ilgilendiklerini sanmıyorum.Bugün için Diaspora'da ki yapılandırılmaya çalışılan oluşum içinde Rusya’dan herhangi bir beklenti yoktur.

DEMİS POLANDOV: Bende aslında diaspora'da ki yeni yapılanma konusuna gelecektim. Bu konu geçenlerde Rus basınına da yansıdığı kadarıyla Çerkesler Diasporada yeni bir yapılanma içinde ve bu konu sanırım Anzor sizinle bağlantılı. Bu konuyu bize açıklayabilir misiniz nedir bu yeni yapılanma?

ANZOR KABARD: Bu konuyla ilgili Rus basınında çıkanları gördüğüm kadarıyla, daha önce bizim bu konuyla ilgili çalışmalarımız yayınlanmış. Bu çalışma tekstinin başlığı da Çerkesya Devleti başlığını taşıyordu. Evet yakın zamanda uygulamaya koyacağımız projenin de adıdır bu. Ancak bu konuda yayınlanan bazı fragmentlerde Gürcü ve Jamestown  vakıflarının isimleri ile bilgilerde yer almış. 

Burada bu konuya açıklamak gerekir. Bizim bu fonlarla hiç bir ilişkimiz olmadı. Bu tür güçlü devlet fonlarıyla birlikte çalışmayı tabi ki çok isterdik ancak maalesef böyle bir ilişkimiz olmadı ve şu anda da yok.Bu haberlerin bu şekilde anlaşılmasının sebebi ise; 2013 yılında merhum Albert Kajarov'la Londra'da bu yapacağımız organizasyonla ilgili bazı çalışmalar yaparken ,Dünyadaki benzer konulardaki Siyonist örgütlenmeleri dikkate alan hesaplamalar yapılan çalışma tekstlerinde bu fonların isimleri geçiyordu o kadar.

2013 yılının Ağustos ayında bildiğiniz üzere Albert’i de kaybettik. O yüzden onunla yaptığımız çalışmalarda son bulmuş oldu. Ancak burda ifade etmeliyim ki bu projenin ne olduğunu ve nasıl olacağını yakında herkes görecektir!!

DEMİS POLANDOV: Alan bu projeye sizde katılıyor musunuz?

ALAN CAMIRZE: Evet tabi ki. Ayrıca bu projeye kim hangi milletten olursa olsun amacı barış ve özgür biçimde yaşamak ve çalışmak olan herkesi de davet ediyoruz. Sonuçta biz Çerkeslerde, aynen İspanyollar Çinliler Japonlar Avustralyalılar gibi yaşamayı hak ediyoruz. Bizler Çerkesler için onların Çerkesyası için çalışıyoruz. Biz Çerkesya da olmasak da Çerkesya sonuçta bugün ve her zaman bizim yüreğimizdedir.

DEMİS POLANDOV: Biraz önce bahsedilen Siyonizm konusuna gelmek istiyorum. Yahudilerin ana vatanlarına dönmesi(Siyonistlerin ideolojilerinden birisi) konusunun konumuz olan Çerkeslerin durumuyla bir ortak noktası var mı peki?

Biraz önce Çerkesya'nın sizin yüreğinizde olduğundan bahsettiniz. Bu konuyla bağlantılı olarak bugün için Çerkes politikasının stratejik hedefleri ana vatanlarına dönmek midir, yoksa hedef diasporada olacak bu şekilde yapılanmalarla Çerkes kimliğinin yaşatılması için mücadele etmek midir?

ALAN DJAMİRZE: Bu konuda şunu belirtecek olursak, bu gün bizim bahsettiğimiz Çerkesya Rusya Federasyonu içinde bulunmamaktadır. O yüzden de oraya dönmek diye bir konu yok.

DEMİS POLANDOV: Evet anlıyorum peki bu ne anlama geliyor?

ALAN DJAMİRZE: Bundan kastımız, bugün bunu konuşmamızın bir anlamı yok çünkü. Bugün konuşulması gereken ise, bugün var olan Çerkeslerin kimlik sorunları ve problemleridir. Çerkesya’ya dönmek ise ancak tanrının bir gün bize bunu nasip ettiği zaman olabilecek bir konu. Bu yüzden bizler, ancak bugün içinde bulunduğumuz şartlar hakkında değerlendirmelerde bulunabiliriz.

ANZOR KABARD: Bende kendi adıma Alan'ın anlattıklarına bir kaç şey eklemek isterim. Bugün için Diasporada ki Çerkeslerin uğraşması gereken en önemli konu bulundukları yerlerde kimliklerini yaşatabilmeleri ve bunu gelecek nesillere aktarabilmeleridir. Bizim bahsettiğimiz bu projede buna yönelik olarak kurulacak yapılanmaların sağlanmasına katkıda bulunacaktır. Bu konuyu genel olarak ifade edecek olursak, en önemli yapılacak çalışmalar bu yapılanmaların sağlanmasında bizim için en önemli konu eğitimdir. 

Eğitim konusu sadece bizim için en önemli konuların başında gelmeyip, bizimle benzer süreçleri yaşamış olan başka toplumlarda yapılan çalışmalara bakıldığında en çok üzerinde durulmuş konuların başında gelmiştir. Anavatana dönüş konusuna gelecek olursak, Anavatana dönüş Çerkeslerin yüreğinde her zaman bir umut olarak yaşayacaktır. Bununla ilgili bugünkü şartlar içinde konuşmanın bize bir faydası yoktur. 

Rusya Çerkesya üzerindeki hakimiyetini sürdürdüğü sürece anavatana kitlesel dönüşlerin olabilmesi de mümkün değildir. Bizler bu gerçeği kabul ederek bu hayalden bir an önce kurtulmamız gerekmektedir. Başka bir konu ise, Rusya’nın zayıf da olsa Diasporada ki bu tür oluşumlarla diyaloğa girebileceği konusu da bir umuttur. Bizler bu gün yaşamış olduğumuz yerlerde geleceğe dönük olarak çalışmalarımızı artırmaya ve perspektifimizi genişletmeye çalışıyoruz.

Bizim amacımız bu çalışmalarla ilgili gerekli lobiyi oluşturabilmektir. Bahsedilen bu çalışmalarla hedefimiz eğitime yönelik olarak ulusal eğitim çalışmalarımıza katkı sağlayabilmek, kimlik mücadelemiz için gücümüzü artırarak, kimliğimizi gerekirse 40 nesile kadarda olsa taşıyabilmektir. O zamana kadar herhalde herkesin içinde umut olarak yaşattıkları anavatanlarına kavuşmaları da gerçekleşmiş olur.

DEMİS POLANDOV: Anzor size olan destek nasıl peki? Avustralya'da ki Çerkeslerin desteklerinden bahsetmiştiniz Diasporanın daha güçlü olduğu yerlerden mesela Türkiye’den destek nasıl?

ANZOR KABARD: Evet Çerkeslerin en yoğun oldukları yer Türkiyedir. Doğal olarak bizim çalışmalarımızın en yoğun hedefinin olduğu yerde orasıdır. Bu konuda ancak şunu söyleyecek olursak DÇB için kötü bir haber olacak ama, onların o cepheyi yakında kapatmaları gerekecek.

DEMİS POLANDOV: Alan bildiğim kadarıyla sizin baska bir projeniz vardı. Çerkes pasaportu konusunu gündeme getirmiştiniz. Bu konuyu bize biraz açabilir misiniz?

ALAN DJAMİRZE: Çerkes pasaportunun en önemli getireceği fayda Çerkeslere kendi kimliklerini taşımasını sağlamasıdır.Peki bu bugün hangi açıdan önemli olduğunu şöyle izah edeyim.

Biraz önce bahsi geçen kuruluş olan UNHCR (Birleşmiş Milletler Göçmenler Masası Yüksek Komiserliği) azınlıktaki halkları özellikle ele alıyor. O yüzden Çerkesler için bugün kendilerini Suriyeli değil de, Çerkes olarak tanımlamalara çok daha önemli. Evet onlar bugün belki Suriye vatandaşı olmuş olsalar da etnik olarak sonuçta Çerkesler.Bu yüzden nerede yaşıyor olursak olalım, içinde yaşadığımız ülkenin bizleri Çerkes olarak tanıması ve bizimde kendimizi Çerkes olarak tanıtmamız oldukça önem verilmesi gereken bir konudur.

ANZOR KABARD: Bu konuda bende şunu eklemek istiyorum. Çerkesya Devleti projesi aslında pasaportlarda Çerkeslere kimlik kazandıracaktır.Bu amaçla bizde bu proje dahilinde Çerkeslerin yaşadıkları yerlerde Çerkesya pasaportlarını almalarını sağlayarak, Çerkes kimliklerini kazanmaları için çalışıyoruz. Böylece halkımız üzerindeki en önemli kimlik sorunlarını da ortadan kaldırmış olacağız.


Çeviri: Кушу ф.