Dr. Madina Khakuasheva:Dilbilimci, Filoloji doktoru.
Rus yazarlar, Çerkesler hakkında çeşitli çarpıtmalar yayınlamadıkları zaman, Çerkesleri tarihsel kayıtlardan silmek, tarih kitaplarındaki Çerkes Milleti’ne olan referansları yok etmek, gerçeği hatırlayan ya da keşfetmeye çalışanları şeytanlaştırmak, ve duygusal masallarla diğerlerinin dikkatlerini dağıtmak ya da bu kişileri Rusofob-Rus düşmanı ilan etmek için çalışmaktadırlar.
Paul Goble, 28 Nisan 2020
Moskova’nın, Çerkeslere ait tarihi çarpıtması ve Rus politikasının bu ulusun çok sayıda üyesini sürgün eden inkârcı emperyal doğası, Rusya hükümetinin sadece neo-kolonyal bir ajanda oluşturduğuna değil, aynı zamanda Çerkes etno-kültürünü de yok etmek için bir yol izlediğine işaret etmektedir diyor Madina Khakuasheva.
Kaberdey-Balkar Beşeri Bilimler Araştırma Enstitüsü’nde kıdemli araştırmacı olan Khakuasheva, bir cevap bile gerektirmeyecek derecede gerçeklere aykırı, bütünüyle absürt Rus propagandasına müsaade etmenin temel bir yanlış olduğunu iddia etmektedir (zapravakbr.ru/index.php/analitik/1458-madina-khakuasheva-banalnost-zla-sovremennogo-konformizma-2).
Tarihe dair, ahlakdışı ve gerçeklerle ilgilisi olmayan Moskova yalanlarının yayılması, Çerkeslerin ve Rus Devletinin tarih boyunca hükümranlık kurduğu diğer Rus olmayan halkların, “etno-kültürlerinin iyi düşünülmüş ve kademeli bir şekilde yok edilmesinin” merkezidir ve bu durum, Moskova’nın nereye doğru yöneldiğinin bir işaretidir.
Rusya’nın Rus olmayanlara yaklaşımı, Çerkesler söz konusu olduğunda aşağıdaki basamaklarda incelenmiştir diyor Khakuasheva. “Birincisi, geri dönme hakkı olmaksızın fiziksel imha ve sürgün, anadile karşı açıkça ayrımcılık, kültür ve kimliğin budanması, ve Çerkes tarihinin kitaplardan ve müzelerden tamamen yok edilmesi”.
Bunlara ilaveten Khakuasheva devamla, Moskova’nın, bu bölgelerin topraklarının ve kaynaklarının kadim zamanlardan bu yana Rus olduğunu ilan etmek de dahil olmak üzere “yapay asimilasyonun gerçekleşmesi için bütün koşulların yaratılması ve bütün bir milletin varlığına ilişkin delillerin yok edilmesi” için çalıştığını söylemektedir. “Bu, jepolitik kontrolün nihai amacıdır”.
Bilim insanı Khakuasheva’nın söylediğine göre, bu alanda çalışan Rus yazarların ileri sürdüğü, üstünkörü incelemelerden çıkarılan birçok ölü iddia bulunmaktadır. Örneğin, bu yazarların bazıları, “Rus-Kafkas Savaşı’nın, Kazak yerleşimlerine, Dağlıların saldırıları yüzünden başladığını” iddia etmektedirler, ancak Kazak yerleşimlerinin niçin orada bulunduğu sorununa dair herhangi bir açıklama yapmamaktadırlar.
Rus yazarlar, “kolonize edilen bütün ilkel halklar gibi Çerkeslerin de ‘iyi’ olanlar [çoğunluğu teşkil eden ve işgale iyi gözle bakan] ve işgale direnen ‘kötü’ olanlar [daha az sayıdaki] şeklinde ayrıldığını” iddia etmektedirler, fakat savaşın sonunda Çerkeslerin % 95’inin niçin sürgün edilmek zorunda kaldıklarını açıklamamaktadırlar.
Bu Rus yazarlar, olabildiğince “Çerkes kıyameti-çöküşü” nün bununla ilgili olduğunu, “Çerkeslerin kendileri, onların özel klan, kabileler arası ve feodal anlaşmazlıklarının kabahatli olduğunu” ileri sürmektedirler. Rus yazarlar, 1864’ü soykırım değil, zorunlu göç olarak ya da “güya” adlandırıldığı gibi soykırım ya da tırnak içinde soykırım olarak belirtmeye devam etmektedirler
Khakuasheva, altını çizdiği bütün bu çarpıtmaların, Çerkeslere ait bölgelerin öncelikli “jeopolitik kontrolü” de dahil olmak üzere, “münhasır jeopolitik menfaatler” olduğunu söylemektedir. “Böylelikle çarpıtma, bu amaçla kullanılan ideolojik bir silah olmaktadır”.
Bu, yeni bir durum değildir:kökenleri Sovyet zamanlarına dayanmaktadır;ve 1991 yılından sonra da devam etmiştir, çünkü Rus Devleti, Sovyet ve Çarist seleflerinin emperyalist ve kolonyalist doğasını tanımak konusunda isteksizdir. Bu durum, daha sonra muhakeme edilmediği için şu an kutsanmaktadır.
Rus yazarlar, Çerkesler hakkında çeşitli çarpıtmalar yayınlamadıkları zaman, Çerkesleri tarihsel kayıtlardan silmek, tarih kitaplarındaki Çerkes Milleti’ne olan referansları yok etmek, gerçeği hatırlayan ya da keşfetmeye çalışanları şeytanlaştırmak, ve duygusal masallarla diğerlerinin dikkatlerini dağıtmak ya da bu kişileri Rusofob-Rus düşmanı ilan etmek için çalışmaktadırlar.
Khakuasheva’nın belirttiğine göre, bu önlemler kombinasyonu ile Ruslara ve diğerlerine, Rus Devleti’nin daima “özellikle doğru bir rotayı” takip ettiği ıspat edilmeye gayret edilmektedir. Ve Çerkeslere bu şekilde saldırmak son derece emniyetlidir çünkü Çerkeslerin anavatanlarında az sayıda Çerkes kalmış iken, milyonlarcası, dünyanın dört bir yanına dağıtılmıştır.
Fakat şu anda sosyal medya ve internet sayesinde diaspora bir araya gelmiştir ve sadece bu çarpıtmalara cevap vermek pozisyonunda değil, aynı zamanda anavatandaki Çerkesleri , Çar güçlerinin kendilerini anavatandan sürmek için kullandığı silah ve gemilerle tıpatıp aynı amaç için Rus Devletinin bugün başvurduğu yalanlara da inanmamaları konusunda cesaretlendirmektedirler.
Sonuç olarak, gerek anavatanda ve gerek anavatan dışında yaşayan Çerkesler, kendi tarihlerinin gerçeklerini ve Rus propagandistlerce yapılan yorumların ne kadar yanlış olduğunu anlamaktadırlar. Bumerang çıktığı yere, gittikçe artan taşkın propagandalarıyla ve gerçeği farkında olmadan tasdik edici faaliyetleriyle Rusları avlamak için geri dönmüştür.
Khakuasheva, mezkûr Rus reaksiyonu hakkında iki örnek vermektedir: standart Rus tarihlerinin Rus olmadığını göstermesine rağmen “kadim zamanlardan bu yana” Krasnodar ve Stavropol bölgelerinin Rus olduğu konusundaki ısrar, ve Çarist generallerin heykellerinin, Rus-Kafkas savaşında ele geçirdikleri ve öldürüldükleri yerlere dikilmesi.
Tarihçi şu sonuca varmaktadır: “Çerkes Halkının katillerine ait heykellerin Çerkeslerin tarihi anavatanına dikilmesi, Üçüncü Reich generallerine ait heykellerin Küdüs ve Tel-Aviv’e dikilmesi ile neredeyse aynı şeydir”. Rus faaliyetleri ve iddialarına karşı olduğu gibi, buna da hiç kimse müsamaha göstermeyecektir.
Kaynak: https://windowoneurasia2.blogspot.com/2020/04/historical-falsification-latest-stage.html?fbclid=IwAR2uwWGmE20Rd96nZwHvviNzJNa_Jc5FhrM91bPblGb8j9xZo39DDqt64o8
Çeviri: Dr. Karden Murat
Cherkessia.net, 2 Nisan 2020