Suriyeli Çerkesler: Nalçik-İstanbul arasında dağılan bir aile

Janset okula başlayabilmek için Rusça çalışıyor

Kabardey-Balkar Vize ve Kayıt Şubesi (OVİR) Suriyeli Çerkes ailesini ayırdı. Nalçik’te hayırseverlerin yardımlarıyla yaşayan ailenin büyük kızı bir evrak hatası yüzünden Türkiye’de kaldı.  

Suriye savaşı milyonlarca insanın acı hikayeleriyle birlikte devam ediyor. Suriye Çerkesleri de Arap, Kürt, Türkmen komşuları gibi dört bir tarafa dağıldı. Doğup büyüdükleri yerleri terk etmeyen ya da terk edemeyenler dışındaki Çerkeslerin önemli bir bölümü yine diğer Suriyeler gibi ağırlıklı olarak Türkiye, Lübnan ve Ürdün’e sığındı. Çerkesler için bir ihtimal daha vardı: Anavatanlarına dönmek. Öyle de oldu, savaşla birlikte bini aşkın Suriye vatandaşı Kafkasyalının yolu anavatanlarına düştü. Bazıları oradaki akrabalarının, dostlarının, duyarlı insanların yardımıyla sancılı da olsa yeni bir hayat kurabildi, bazıları ise tutunamadı. Bütün diğer sorunların, acıların yanı sıra, önlerine çıkarılan bürokratik engeller anavatanında yabancı olmaktan kurtulmaya çalışan Çerkeslerin hayatını daha da zorlaştırıyor. Nalçik’te yayınlanan Gazeta Yuga, bu engellerden mağdur olan bir ailenin hikayesini paylaştı. Bu hikaye, Türkiye’de, Suriye’de ve Çerkesya’da benzerleri ve çok daha acıları yaşanan binlerce dramdan bir tanesi.

İyad Yakub ve Yanal Cahid üç çocukları ile birlikte “Terek” sanatoryumunda yaşıyor. İki oda için her ay 8 bin ruble ödüyorlardı. Sanatoryumun müdürü fiyatı biraz düşürdü. Hayır sahiplerinin konut almaları için para ayırdıkları geri dönüşçüler listesine giremediler. Ancak onları başka bir konu şu anda daha çok endişelendiriyor. Yanal gözyaşlarını tutmaya çalışarak anlatıyor:

Buraya iki yıl önce geldik. Eşim iş bulamadı. Şam’da sattığımız evin parası hızla tükendi. Üstelik savaş nedeniyle ve Suriye’den çıkmak için acele ettiğimiz için evi değerinin üçte biri fiyatına satmıştık. Türkiye’ye taşınma fırsatı çıkınca istemeyerek kabul ettik. Aslında Nalçik’te yaşamak istiyorduk. Türkiye’de kalmak istemedik ve geri dönmeye karar verdik.

Kabardey-Balkar OVİR’i (Vize ve Kayıt Şubesi) belgeleri hazırladı, geçici ikamet izinlerini verdi. Biz de rahatça geri döndük. İstanbul havaalanında bize, büyük kızımızı bırakamayacaklarını, geçici ikamet iznindeki sürenin bittiğini söylediler. Orada anlaşıldı ki, hepimizin izin süresi üç yılken, kızımızınki iki buçuk yılmış. Havaalanı çalışanlarına yalvardık, ağladık. Minvodi havaalanı ile görüştüler, sorunun çözüldüğü söylendi. Fakat Minvodi’de kesin olarak 17 yaşındaki kızımı İstanbul’a geri göndereceklerini söylediler. Ne duruma düştüğünü anlatmaya gerek yok sanırım... Türkiye’de bir ailenin yanında kalmıştık. Onlarla telefonla görüştük. Elbette kızımıza tekrar kapılarına açtılar. Bize, OVİR’in bu hatayla ilgili tüm meseleleri en fazla iki hafta içinde çözeceği söylendi ve Nefin ile ayrıldık...

Bir aydan fazla bir süredir sorunu çözmeye çalışıyoruz. Her gün Nefin ile telefonda görüşüyorum. Ağlıyor ve yanımıza gelmek istiyor. Üzüntüden yemek bile yemediğini söylüyorlar. İnsan çocuğunun bu halde olduğunu nasıl yaşar?

Durumumuz bu iken, diğer meseleler bizim için çok önemli değil artık. Tabi ki diğer çocuklarım için de üzülüyorum. Onları özgürce yaşamaları ve okumaları için savaştan çıkardık. Ama en küçüğümüz Janset’i 2. sınıfa gitmesi gerekirken 1. sınıfa bile almadılar. Çünkü Rusça bilmiyor. Bununla birlikte Simas ve Nart’ı aynı okulda üst sınıflara aldılar, onlar da tek kelime Rusça bilmiyor. Bize, birinci sınıflar için, kendilerine yönelik ek bir program öngörülmediği söylendi.

DÇB’ye (Dünya Çerkes Birliği) başvurduk, bizi de ev alımı için yardımda bulunulanlar listesine dahil edip edemeyeceklerini öğrenmek istedik. Ama kurumun çalışanlarından biri hemen, “DÇB’nin sadece ilk gelen Suriyelilerle ilgilendiğini” söyledi.

Vatanımıza geldik, ama korkunç bürokrasi yüzünden hala yabancıyız. OVİR uzmanlarından biri, bir kağıt için para ödemek gerekiyor diyor, bir diğeri bunun ücretsiz olduğunu söylüyor, üçüncüsün hiçbir şeyden haberi yok... İşte bu şekilde koşuşturuyoruz, öğreniyoruz, neye inanacağımızı bilmiyoruz. Duyarlı vatandaşlar bize çok yardım ediyor ama onlar, resmi dairede kızımın evraklarında kendileri tarafından yapılmış olan hatanın bir an önce düzeltilmesi konusunda etkili olamıyorlar.