Çerkes göçü ve edebiyata yansımaları


İstanbul Bilgi Üniversitesi 5 Aralık’ta Çerkes göçünün edebiyata yansımalarını konuşacak. 

Dolapdere Kampüsü Sinema Salonu’nda 15:00-17:00 arasında düzenlenecek panelin konuşmacıları arasında Erol Köroğlu, Melih Özel Ubıh, Ayla Kutlu ve Hıfzı Topuz yer alıyor. 
Erol Köroğlu konuşmasında “Türkiyeli Çerkes Kimliğinin İnşasında Bir Köşetaşı: Türkçe Romanlarda Hainden Kahramana Çerkes Ethem İmgesi”ni anlatacak. 

Tarihsel roman tarih değildir. Artık olmayan, geride kalmış bir geçmişi konu edinen bu iki dilsel üretim alanı, epistemolojik ve ontolojik olarak birbirlerinden farklıdır. Ne var ki, okurlar bu ayrımı çok ciddiye almaz ve özellikle akademik tarihçiliğe göre daha sıcak ve izlemesi kolay bir anlatım sunan tarihsel romanı geçmişe dair bilgi edinmede tercih edebilirler. Tarihsel roman, temelde yazarının ideolojik tercihleri yönünde ortaya çıkan imgeleme dayalı bir kurmaca ise de, bir toplumdaki kimliklerin tartışılmasında belirleyici bir kaynak olur. Modern Türkiye’nin kurucu dönemi olan Milli Mücadele içinde yer alan Çerkes Ethem örneği, bu açıdan dikkate değer bir örnek sunar. Türkiyeli Çerkes olmayan ve günümüze yaklaştıkça artan sayıda Çerkes yazar, yazdıkları romanlarda adeta bir imge savaşı yürüterek, “Ethem Bey hain miydi kahraman mıydı?” münazarası üzerinden günümüz Türkiyeli Çerkes kimliği/kimliklerinin belirlenmesine yönelik mücadele ederler. Bu çalışma, özellikle günümüze yakın tarihlerde yayınlanmış romanlarda konunun nasıl ele alındığını tespit ve çözümlemeye çalışacak.

KEMAL TAHİR VE YAŞAR KEMAL’İN ESERLERİNDE ÇERKESLER

Melih Özel Ubıh ise Kemal Tahir ve Yaşar Kemal’in eserlerinden yola çıkarak Çerkesleri anlatacak. Birçok konuda birbirine koşut ve karşıt kabul edilen Kemal Tahir ve Yaşar Kemal’in Çerkeslere dair perspektifleri aktarılacaktır. Özellikle Yaşar Kemal’in iyi niyetli göç ütopyası olan “Bir Ada Hikâyesi” dörtlemesindeki Çerkesler ve Kemal Tahir’in çeşitli kitaplarındaki Çerkesler bir karşılaştırılmayla sunulacak.

Ayla Kutlu, “Bir Göçmen Kuştu O” ile onun ardılı olan “Emir Bey’in Kızları” adlarını taşıyan iki romanla Kafkasya göçünü, savaşın akla gelebilecek tüm acılarını yaşamış bir anne ile küçük oğlunun öykülerini dile getirdi. Birinci kitapta, toprağından kopmuş, yeni toprağa tutunmaya çalışan ama içsel dünyasını göçtüğü topraklara uyduramayan tedirgin bir karakteri, daha çok kadınlarının gözüyle anlatırken, ikinci kitapta daha bilinçlenmiş bir kuşakla hem topraktan sonsuza kadar kopmuş insanı, hem de yurt içindeki göçün koşulları yüzünden hayatla barışmayı becerememiş aile bireyleri roman kahramanı oldular.

Sunumunda bu gerçeğe, üçüncü şahıslar yönünden; göçmenlere bakışa, yaklaşımdaki yabanıllığa, küçümsemeye ilişkin dokundurmalarına ve göçmenliğe ilişkin aforizmalarına yer verecektir.

Hıfzı Topuz ise sunumunda Kafkaslar’dan Çerkes göçü ve Meyyale romanına yer verecek. Topuz’un, çeşitli belgelerden, sandıklarda saklanan aile mektuplarından ve Pertevniyal Valide Sultan’ın 1880’lerde dikte ederek yazdırdığı ‘Sergüzeştname’sinden yola çıkarak kaleme aldığı bu tarihsel romanda, 19. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü sırasında yaşanmış olan bazı olaylar anlatılıyor. (KÜLTÜR SERVİSİ)

evrensel.net