POLONYA … ÇÜNKÜ

Çerkes Soykırımı’nın tanınması talebiyle 52 imzacı 11 Kasım 2014 tarihinde Polonya’ya başvurdu. “Bir Daha Asla” Çerkes Girişimi 16 Kasım’da Polonezköy’de bir basın bildirisiyle başvuruyu duyurdu.

Polonya neden tercih edilmişti ? Ukrayna’yı Polonya’nın takip etmesi tesadüf müydü ?

Polonya seçiminin elbette duygusal bir yanı vardı. Binlerce Polonyalı gönüllünün 19. yüzyılda Çerkes halkının özgürlük savaşına katılması ve iki dünya savaşı arasındaki Promete hareketi bir gönül bağıydı

Ama asıl belirleyici olan reel politika idi.

Polonya komünizmden kurtulur kurtulmaz doğusundaki komşularına dönük uzun vadeli bir strateji oluşturdu. Bu tutarlı politika sayesinde Avrupa Birliği üyesi birçok ülke Doğu Avrupa’ya ilişkin pozitif bir algı geliştirdi.

Varşova 1989 sonrasında şovenizm tuzağına düşmedi. Komşuları Ukrayna, Litvanya ve Belarus’a mevcut sınırları tanıyacağı ve azınlık haklarına saygı göstereceği mesajını verdi. Üstelik bu dost elini Moskova’nın tepkisinin merakla beklendiği bir belirsizlik döneminde uzattı.

Bu bilinçli bir politikaydı. Polonyalı aydınlar henüz muhalefette veya sürgünde iken tarihsel bir karar almışlardı. Polonya’nın demokratik bir ülke olması Ukrayna’dan toprak talep etmemesine bağlıydı. Nitekim Polonya hep Ukrayna’nın en yakınında oldu.

Varşova’da iktidarlar değişse de hedef aynı kaldı. Bu hedef Polonya’nın doğusunda güçlü ve demokratik rejimlerin kurulmasına yardım etmekti.

Polonya 2004 yılında Avrupa Birliği’ne katıldıktan sonra bu kararlılık daha da arttı. Varşova her fırsatta komşularını gündeme taşıdı.

Polonya Gürcistan ve Moldovalı reformcuları da destekledi.

Bununla birlikte Polonya kaba Rusya düşmanlığına yönelmedi. Eski başbakan Donald Tusk Ukrayna krizine kadar Moskova ile yeni bir ilişki süreci başlatmak istedi ve bunda kısmen başarılı oldu.

Varşova geçmişte devrimlerin heba edilmesi karşısında hayal kırıklığı yaşasa da Batı ile bütünleşmiş bir Ukrayna hedefinden hiç sapmadı. Nitekim zaman Polonya’yı haklı çıkardı. Ukrayna krizi Avrupa Birliği’nin Doğu Avrupa’ya sırtını dönemeyeceğini gösterdi.

Ukrayna krizinde bocalamak Avrupa’da yeni bir Demir Perde veya Berlin Duvarı dikilmesine seyirci kalmak anlamına geliyor.

Bu durumda 20. yüzyılın çift kutuplu düzenine veya herkesin kendi nüfuz alanı içinde istediğini özgürce yapabileceği 19. yüzyıl büyük güçler uyumuna geri dönülecek.

İki senaryo da Çerkes halkı için felaket anlamına geliyor.



Çerkes halkı ancak “tam, özgür ve barış içindeki” bir Avrupa’da serpilebilir ve kendisini ifade edebilir.

Avrupa’da barış Rusya’nın imparatorluğa dönüşmemesine, Rusya’nın “normalleşmesi” de Ukrayna’nın bağımsızlığını tanımasına bağlı.

Ukrayna ve Polonya çok uzağımızda değiller.  Başka ülkelerin de uzak olmadıklarını yakında göreceğiz.

cherkessia.net