Rusça-Olmayan Diller Sovyet Döneminden Daha Fazla Tehdit Altında


Paul Goble, 8 Aralık 2014

Staunton– Vladimir Putin “dilsel kültürün korunmasını ve geliştirilmesini” istediğini söylese de Rusça olmayan dillerin geleceğini tehdit eden politikalar uyguluyor. Rusça olmayan diller Sovyet hükümetinin Ruslaştırıcı siyasetinden bile daha fazla tehlike altında.

Buryat yorumcu Sayana Mongush’a göre Putin ve diğer Rus yetkililer sadece bu dillere “yerel” ağızlar diyerek hakaret etmiyor, aynı zamanda kamusal alanda kullanılmalarını kısıtlamaya çalışıyorlar  (narodyrossii.com/sayana-mongush-ne-dopustit-unichtozheniya-yazy-kov-narodov-rossii/).

Yorumcuya göre Rusça olmayan diller “Sovyet iktidarı döneminde bile bu kadar baskıya maruz kalmamışlardı”.

Birçok kişi Rus olmayanları “entegre edeceği” gerekçesiyle Moskova’nın siyasetini doğal ve doğru bulabilir. Ama bu mantık yanlış : diğer imparatorluklarda olduğu gibi azınlıklar dil bakımından asimile edilmiş ama siyasal açıdan incitilmiş ulusal gruplar halinde harekete geçecekler.

Kabardey-Balkar Dil Enstitüsü’nde Çerkes dili uzmanı olan Madina Khadkuasheva’nın kısa süre önce işaret ettiği gibi yakın gelecekte başka bir şeyle karşılaşacağız. Khadkuasheva’nın gözlemleri Putin’in Rusça olmayan dillerin üzerine neden bu kadar sert gittiğinin sebeplerini açıklıyor.

Çerkes akademisyene göre Rusça olmayan dillerin yok olmasıRus olmayan cumhuriyetlerin var oluş sebebini ortadan kaldıracak. Böylece lağvedilecekler veya etnik Rus bölgelerle birleştirilecekler (zapravakbr.ru/index.php?option=com_content&view=article&id=451%3A2013-08-06-10-24-30&catid=5%3Aanalinic&Itemid=7).

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından beri Rusça olmayan dillerde eğitim ve öğretime verilen devlet desteği çok azaldı. Birçok yetkili devlet desteğinin artırılması önerilerine düşmanca bakıyor. Rusya Eğitim Bakanı örneğinde olduğu gibi Rusça konuşanların haklarının ihlal edileceği gerekçesini ileri sürüyorlar.

Bazı etnik cumhuriyetlerin başkentlerinde durumun çok kötü olmadığı düşüncesi hakim. Çünkü bu kentlerin sokaklarında ulusal diller bir kuşak öncesine göre daha çok işitiliyor. Ama ortada sevinilecek bir şey yok : bu durum daha fazla dil eğitiminden değil, dilin konuşulduğu kırdan kente göçün artmasından kaynaklanıyor.

Bununla birlikte Khadkuasheva’ya göre dil sadece konuşuluyor. Edebiyat dili olarak işlenmiyor veya kullanılmıyor. Ve “edebi olmayan her dil yok olmaya mahkumdur”.  Dolayısıyla “Kabardey (Çerkes—ç.n.) ve Balkar dillerinin köylerde bile tam anlamıyla konuşulduğu” söylenemez.

Khadkuasheva’ya göre kısa süre önce yapılmış bir araştırma “17-30 yaş arasındaki gençlerin çoğunun anadillerinde okumadıklarını veya radyo dinlemediklerini ve ulusal tiyatrolara gitmediklerini” ortaya koymuş. Bu yaş grubundaki gençlerin çoğu bilgilenmek için bilgisayarı kullanıyor ve buradaki bilgilerin çoğu Rusça.

Kentlerde durum daha da kötü : “Ulusal dillerin taşıyıcıları kalmıyor”. Bunun sebebi yurtsever duyguların eksikliği değil, dil politikası. Dil politikasının kurbanları “kentte yaşayan kuşak” ve Rus kentlerine göç edenler.

Moskova’nın siyaseti sertleşmese bile, Kuzey Kafkasya dilleri uzmanlarına göre Rusça olmayan dillerin çoğu önümüzdeki 25-50 yıl içinde yok olacak. Bu durumdan kaygılanan bölge halkı toplantılar düzenleyip çözüm için Moskova’ya başvurdular. Ama şu ana kadar cevap alamadılar ve durum giderek daha kötüye gidiyor.
Khadkuasheva’ya göre şu anda olup bitenler “250 yıl önce başlatılmış ve genel politikanın her zaman parçası olmuş kolonyal dil siyasetinin” son örneği.

Çerkes bilim kadınına göre “binlerce yıl boyunca atalarımızın yüzlerce kuşağı temelinde dil olan bağımsızlıkları için canlarını verdiler. Çünkü dilin sözel iletişimden daha fazlası olduğunu biliyorlardı. Dil özgün düşünme ve hissetme biçimidir”.

Khadkuasheva Kuzey Kafkasya’da giderek daha çok insanın bunu anladığı düşüncesinde. “Sorun ulusal dillere destek için yasal çerçeve oluşturulmaması değil ; arkalarında duracak siyasi iradenin olmaması, hatta siyasal iradenin onları yok etmek istemesidir” diyor.

Çeviri : Dr. Ömer Aytek Kurmel