Bağımsız Abhazya sembolizması ve Çerkeslerin açmazı


Abhazya son 25 yılda sembol olma özelliğini hiç yitirmedi. Ağustos 1989’da, 1992-93 savaşında ve sonraki 15 yıl boyunca umudun ve direnişin simgesiydi. 2008 sonrasında Abhazya statükoyu simgeliyor. Buna “bağımsız” Abhazya sembolizması diyoruz ve öncekilerden çok farklı.

Avrasya’da Batılı ve Doğulu değerlerin jeopolitik rekabeti yaşanıyor. Rekabetin yoğunlaştığı Ukrayna, Gürcistan ve Moldova tercihini özgürlük, insanlık onuru, bireysel haklar ve hukuk devleti gibi evrensel doğrulardan yana kullanıyor.

Moskova ise arka bahçesi olarak gördüğü bu ülkelerin Avrupa ile bütünleşmelerini engellemek için Abhazya, Güney Osetya, Transdinyester ve Kırım’ı kullanmak istiyor. Farklı kategorilere mensup bu bölgelerin ortak özelliği oligark-bürokrat düzeninin jeopolitik çıkarlarına hizmet etmeleri. Abhazya’yı anlamak için Avrasya’ya bakmak gerekiyor.

Ama Abhazya’ya hakkını teslim etmek lazım. Bu bölgeler içinde farklı bir yeri var. Ulusal duyarlılık çok yüksek. Abhazya halkı Kremlin’in herşeye muktedir varlığını hazmedemiyor. Dolayısıyla Abhazya realitesi ile Abhazya sembolizmasını birbirinden ayırmak lazım.

Abhazya sembolizması Kremlin’in kurguladığı ve işbirlikçileri eliyle uyguladığı bir algı projesi. Hedef kitlesi Çerkes halkı. Görevi onu Kremlin’in yörüngesinde tutmak. Dünya Çerkes Birliği ve Kaffed’in dışına çıkmasını engellemek ; hatta beşinci kol haline getirmek.

Sembolizmanın en güçlü silahı “Adiğe-Abhaz kardeşliği” argümanı. Ama bu insancıl görüntünün ardında jeopolitiğin soğukluğu var. Amaç Çerkes halkının kendisi adına bir gelecek tahayyül etmemesi. Çünkü düşünmeye başlarsa soykırımın tanınmasını, anayurda dönüş hakkını, birliği ve daha birçok şeyi talep edecek.

Çerkes halkının çıkarları Kremlin’in çıkarlarıyla çelişiyor. Nitekim Kremlin bırakın Çerkes halkıyla meseleleri müzakere etmeyi, bu taleplerin dile gelmesinden bile rahatsız.

Demek ki Çerkes halkı kendi adına düşünmemeli. Sadece Abhazya için yaşamalı. Yoksa suçlama hazır ; “bağımsız” Abhazya’ya ihanet ve Gürcistan-Batı emperyalizmiyle işbirliği.

Oysa Çerkes-Abhaz ilişkisi başka türlü gelişebilirdi. Abhaz-Fed’in kurulması Çerkeslere de özgürleşme imkanı sunmuştu. Ama fırsat kaçırıldı. Bırakın aynı yolu izleyip kendi örgütünü kurmayı, “nankörlük ediyorsunuz” gibi ilkel vicdan sömürüsüyle Abhaz halkının özgür iradesine bile ipotek konmaya kalkıldı.

Çerkes ve Abhaz halklarının yolları artık siyaseten ayrı. Ama bu kötü bir şey değil. Tam tersine normal ve sağlıklı bir süreç. İki halk olgunlaşıyor. En önemlisi siyaset yapmayı öğreniyorlar, modernleşiyorlar.

Süreci sancılı kılan, Abhazlar -niteliği tartışmalı bile olsa- bağımsız bir devlete sahipken, Çerkes halkının buna eş değer bir siyasal proje sunamaması. Mesele burada düğümleniyor. Böyle olunca nankörlük, ihanet, kardeşlik, sadakat gibi duygu yüklü kelimeler üzerinden “siyaset” yapılıyor. Oysa olması gereken şey halkların seçilmiş temsilcilerinin birbirleriyle pazarlık yapması ve bunu herkesin normal görmesi.

Yine de Çerkes ve Abhaz halklarının çıkarları bir noktada örtüşüyor : “Abhazya sembolizmasını” beraberce yok edecekler veya tutsaklıkları birlikte devam edecek.

Zaman Çerkes-Abhaz yol arkadaşlığı zamanıdır!

Zaman siyaset yapma zamanıdır!

Çerkesya Yurtseverleri

6 Ağustos 2014