İSTANBUL - "Biz'ler HDP, Biz'ler Meclis'e" sloganıyla 7 Haziran'da yapılacak olan genel seçimlere hazırlanan HDP, seçimlerin kilit partisi olarak görülürken, çeşitli inanç ve kimliklerden çıkardığı milletvekili adaylarıyla da dikkat çekiyor. HDP'nin dikkat çeken adaylarından biri de İstanbul 1. Bölge milletvekili adayı olan Dev-Genç'in kurucularından Bülent Uluer.
Kastamonu İnebolu doğumlu Uluer'in sisteme karşı siyasi mücadelesi genç yaşlarında başladı. Çerkes kimliğiyle tanınan Uluer, üniversiteye hazırlandığı sıralarda, 18 yaşındayken her türü siyasi görüşü içinde barındıran ve 20 bin civarında üyesi olan Kastamonulular Derneği başkanlığına seçildi. 60'lı yıllarının sonunda, İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'ni kazanan Uluer, üniversite son sınıfa geldiğinde İstanbul Üniversitesi'ndeki işgal nedeniyle üniversite senatosu tarafından okuldan atıldı, ardından da tutuklanarak Toptaş Cezaevi'ne konuldu. Bir süre cezaevinde kalan Uluer, cezaevinden çıktıktan sonra ise bu kez İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne girdi. Fakültede öğrenci başkanı seçilen Uluer, 1976'da Dev-Genç'in kurucuları arasında yer aldı. 1978 yılında Dev-Genç'in başkanı da olan Uluer, 12 Eylül 1980 darbesinden de nasibini aldı.
HADEP'ten aday oldu
İlk arananlar listesine giren Uluer, Türkiye'yi terk etmek zorunda kaldı. Filistin'e gidip, mücadelesini orada sürdürme kararı alan Uluer, Beyrut çatışmasında 2 arkadaşıyla birlikte yakalandı. Cezaevi yolu tekrar görünen Uluer, uzun süre Avrupa'da sürgün hayatı yaşadı, yargılandığı davaların düşmesinin ardından ise tekrar Türkiye'ye döndü.
Siyasi mücadelesini Türkiye'de kaldığı yerden devam ettiren Uluer, 1999 yılında Halkın Demokrasi Partisi'nden (HADEP) İstanbul 3. bölgeden milletvekili adayı oldu. O dönem yüzde 10 barajını aşamadığı için Meclis'e giremeyen Uluer, Özgürlük ve Dayanışma Partisi'nin (ÖDP) kuruluşunda yer aldı. Şu anda HDP'de siyasi mücadele yürüten 63 yaşındaki Bülent Uluer, neden HDP'ye aday olduğunu DİHA'ya anlattı.
'Toplumda temsil hakkı bulamayan insanların HDP'de olması benim için önemli'
Kendisine en uygun partinin HDP olduğunu "Her türden görüşün, fikrin kendisini ifade etme olanağı bulabildiği, demokratik bir platformdur" sözleriyle ifade eden Uluer, "En altta kalanlara 'hayır' diyenlerin, toplumda temsil hakkı bulamayan insanların burada bulunuyor olması benim için çok önemli" dedi.
HDP içerisinde Müslümanından, sosyalistine, engellisinden, gencine, kadınına birçok farklı kimlik ve inançla toplumun tüm kesimlerinin kendini ifade etme olanağı bulmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Uluer, "HDP, bunu bugün başarırken kendisinin karşısında olan partileri de buna mecbur bıraktı. Bizim sayemizde HDP'ye muhalif partiler de az da olsa buna uymak mecburiyetinde kaldılar. Bu, büyük bir başarıdır. Bu nedenle kendimi HDP'de temsil ettim" diye konuştu.
'Meclis'te Çerkesleri temsilen bulunmam önemli'
Bir Çerkes olarak Çerkeslerin de HDP içinde yer almasının önemli olduğunu vurgulayan Uluer, Çerkeslerin de diğer azınlık ve gruplar gibi sorunları olduğunu söyledi.
Bu sorunlardan birinin anadilde eğitim haklarının olmamasını gösyteren Uluer "Çerkesler, bu toplumda Kurtuluş Savaşı'nın büyük bir bölümüne katılmış olmalarına rağmen Çerkes Ethem üzerinden hain olarak ilan edilmiş bir toplum. Bu Çerkeslere yapılan bir haksızlık. 40 yaş gurubu altındaki Çerkesler, kimliklerini, özelliklerini kaybetmeye başlamış durumdalar. Anadillerini bilmiyorlar. Hatta, Uhudça tamamen yok oldu. Yavaş yavaş Şapsığ, Kabartay, Adıge, Abaz arkadaşlarımızın da özellikleri gittikçe kaybolmakta. O nedenle onları Meclis'te temsilen bulunmam Çerkesler için önemli" şeklinde konuştu.
'Çerkeslerin dillerini yaşatabilmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız'
"Sadece Çerkesler için değil, ezilen tüm halklar için bir şeyler yaptığım zaman zaten ezilen Çerkes halkı için de bir şeyler yapmış olacağım" diyen Uluer, şöyle devam etti: "Mesela Meclis'e bir önerge verdiğimde 1876-77'de Osmanlı-Rus harbinden sonra Türkiye'ye gelirken büyük bir katliama uğrayan ve Karadeniz'de hayatlarını kaybetmiş olan Çerkeslerin anılması ve bunu yapan Rus Çarlığı'nın kınanmasını isteyebileceğim. Örneğin, Çerkesler, Karadeniz'i geçerken boğuldukları için, balık yemezler. Çünkü, 'balıklar bizi yedi' derler. Bütün bunları topluma tekrar hatırlatmak Çerkeslerin dillerini, gelenek ve göreneklerini, düğünlerini yaşatabilmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız."
'Biz de başarabiliriz'
"Solcular toplumun bütün ihtiyaçlarını ve haklı duygularını ifade etmesine rağmen neden başaramadı?" diye soran Uluer, bir partinin yapması gerekenin sadece sol ve sosyalistler üzerinden politika yapmak olmadığını geniş kesimlere ulaşmak olduğunu dile getirerek HDP'nin kısmen bunu başardığını söyledi. Uluer, "'Biz de başarabiliriz' sloganıyla yürümeliyiz. Bugün Yunanistan ve İspanya'daki solun başarısı da buradan geliyor. Önce bunu halletmeliyiz ve bu sloganı ana slogan haline getirmeliyiz. Biz de başarabiliriz" dedi.
Kastamonu İnebolu doğumlu Uluer'in sisteme karşı siyasi mücadelesi genç yaşlarında başladı. Çerkes kimliğiyle tanınan Uluer, üniversiteye hazırlandığı sıralarda, 18 yaşındayken her türü siyasi görüşü içinde barındıran ve 20 bin civarında üyesi olan Kastamonulular Derneği başkanlığına seçildi. 60'lı yıllarının sonunda, İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'ni kazanan Uluer, üniversite son sınıfa geldiğinde İstanbul Üniversitesi'ndeki işgal nedeniyle üniversite senatosu tarafından okuldan atıldı, ardından da tutuklanarak Toptaş Cezaevi'ne konuldu. Bir süre cezaevinde kalan Uluer, cezaevinden çıktıktan sonra ise bu kez İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne girdi. Fakültede öğrenci başkanı seçilen Uluer, 1976'da Dev-Genç'in kurucuları arasında yer aldı. 1978 yılında Dev-Genç'in başkanı da olan Uluer, 12 Eylül 1980 darbesinden de nasibini aldı.
HADEP'ten aday oldu
İlk arananlar listesine giren Uluer, Türkiye'yi terk etmek zorunda kaldı. Filistin'e gidip, mücadelesini orada sürdürme kararı alan Uluer, Beyrut çatışmasında 2 arkadaşıyla birlikte yakalandı. Cezaevi yolu tekrar görünen Uluer, uzun süre Avrupa'da sürgün hayatı yaşadı, yargılandığı davaların düşmesinin ardından ise tekrar Türkiye'ye döndü.
Siyasi mücadelesini Türkiye'de kaldığı yerden devam ettiren Uluer, 1999 yılında Halkın Demokrasi Partisi'nden (HADEP) İstanbul 3. bölgeden milletvekili adayı oldu. O dönem yüzde 10 barajını aşamadığı için Meclis'e giremeyen Uluer, Özgürlük ve Dayanışma Partisi'nin (ÖDP) kuruluşunda yer aldı. Şu anda HDP'de siyasi mücadele yürüten 63 yaşındaki Bülent Uluer, neden HDP'ye aday olduğunu DİHA'ya anlattı.
'Toplumda temsil hakkı bulamayan insanların HDP'de olması benim için önemli'
Kendisine en uygun partinin HDP olduğunu "Her türden görüşün, fikrin kendisini ifade etme olanağı bulabildiği, demokratik bir platformdur" sözleriyle ifade eden Uluer, "En altta kalanlara 'hayır' diyenlerin, toplumda temsil hakkı bulamayan insanların burada bulunuyor olması benim için çok önemli" dedi.
HDP içerisinde Müslümanından, sosyalistine, engellisinden, gencine, kadınına birçok farklı kimlik ve inançla toplumun tüm kesimlerinin kendini ifade etme olanağı bulmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Uluer, "HDP, bunu bugün başarırken kendisinin karşısında olan partileri de buna mecbur bıraktı. Bizim sayemizde HDP'ye muhalif partiler de az da olsa buna uymak mecburiyetinde kaldılar. Bu, büyük bir başarıdır. Bu nedenle kendimi HDP'de temsil ettim" diye konuştu.
'Meclis'te Çerkesleri temsilen bulunmam önemli'
Bir Çerkes olarak Çerkeslerin de HDP içinde yer almasının önemli olduğunu vurgulayan Uluer, Çerkeslerin de diğer azınlık ve gruplar gibi sorunları olduğunu söyledi.
Bu sorunlardan birinin anadilde eğitim haklarının olmamasını gösyteren Uluer "Çerkesler, bu toplumda Kurtuluş Savaşı'nın büyük bir bölümüne katılmış olmalarına rağmen Çerkes Ethem üzerinden hain olarak ilan edilmiş bir toplum. Bu Çerkeslere yapılan bir haksızlık. 40 yaş gurubu altındaki Çerkesler, kimliklerini, özelliklerini kaybetmeye başlamış durumdalar. Anadillerini bilmiyorlar. Hatta, Uhudça tamamen yok oldu. Yavaş yavaş Şapsığ, Kabartay, Adıge, Abaz arkadaşlarımızın da özellikleri gittikçe kaybolmakta. O nedenle onları Meclis'te temsilen bulunmam Çerkesler için önemli" şeklinde konuştu.
'Çerkeslerin dillerini yaşatabilmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız'
"Sadece Çerkesler için değil, ezilen tüm halklar için bir şeyler yaptığım zaman zaten ezilen Çerkes halkı için de bir şeyler yapmış olacağım" diyen Uluer, şöyle devam etti: "Mesela Meclis'e bir önerge verdiğimde 1876-77'de Osmanlı-Rus harbinden sonra Türkiye'ye gelirken büyük bir katliama uğrayan ve Karadeniz'de hayatlarını kaybetmiş olan Çerkeslerin anılması ve bunu yapan Rus Çarlığı'nın kınanmasını isteyebileceğim. Örneğin, Çerkesler, Karadeniz'i geçerken boğuldukları için, balık yemezler. Çünkü, 'balıklar bizi yedi' derler. Bütün bunları topluma tekrar hatırlatmak Çerkeslerin dillerini, gelenek ve göreneklerini, düğünlerini yaşatabilmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız."
'Biz de başarabiliriz'
"Solcular toplumun bütün ihtiyaçlarını ve haklı duygularını ifade etmesine rağmen neden başaramadı?" diye soran Uluer, bir partinin yapması gerekenin sadece sol ve sosyalistler üzerinden politika yapmak olmadığını geniş kesimlere ulaşmak olduğunu dile getirerek HDP'nin kısmen bunu başardığını söyledi. Uluer, "'Biz de başarabiliriz' sloganıyla yürümeliyiz. Bugün Yunanistan ve İspanya'daki solun başarısı da buradan geliyor. Önce bunu halletmeliyiz ve bu sloganı ana slogan haline getirmeliyiz. Biz de başarabiliriz" dedi.