Adıge Cumhuriyeti Başı Thakuşıne Aslan ile söyleşi


Adıge Cumhuriyeti Başı Thakuşıne  Aslan; '-Günümüzde klasik basın araçları kadar sosyal ağlarında önemi var.  Bu ağlarda halkla resmi ağızla değil daha samimi görüşme imkanı elde ediliyor, ben şahsım adına toplumun sahip olduğu bakış açılarını öğrenmek ve insanlara daha yakın olmak için bunu iyi bir olanak olarak görüyorum' diyor.

Cumhuriyetimizin yöneticisi sahip olduğu yüksek sosyal statüye rağmen yaşamı hakkındaki herşeyi insanların bilmesini arzuluyor. Biz her ne kadar Adıge Cumhuriyetinin Başının çalışmalarına sık değiniyorsakta, yeterince şahsı ile alakalı bilgileri aktaramadığımızdan Facebook çalışanı Fosnes Mariyet Thakuşıne Aslan ile bu konulara yönelik bir sohbet etti.

- Kıteko Aslan, Adıge Cumhuriyeti idarecisi olmayı bir şans olarak mı yoksa bir sınav olarak mı değerlendiriyorsunuz?

-  Bunu büyük bir sınav olarak değerlendiriyorum. Her gün büyük bir güç ve bilgi isteyen bir işi yerine getiriyorsunuz, aldığınız kararlarla tüm cumhuriyet ve her bir fert karşısında büyük sorumluluklar-yükümlükler yükleniyorsunuz. Daima olayların merkezinde bulunmak, doğru bilgilendirmeler edinmek, bunları değerlendirmek analiz etmek, kararlar almak ve tüm bunların neticesinde olabilecekleri düşünmek zorundasınız. Bu büyük bir güç ve düşün gerektirmesi yanısıra manevi olarakta büyük yük. Ayrıca alınan kararların hepsinin de faydalı olması mümkün değil. Bazen hafatalarca hatta aylarca iyi bir netice almak için beklemek gerekiyor. Ayrıca alınan kararların bir bütün olarak toplumun tamamını memnun edici olması da imkansız. Daha sonra iki adım ilerleyebilmek için bazen bazı konularda bir adım gerilemek gerekiyor. Bu makam büyük bir sınav yeri, konusunda uzman-yetkin, bakış açılarında sizi destekleyecek insanlar yanınızda olmalı. Tüm bunların ardından neticelenen sonuçların sorumluluğu ise Cumhuriyetin başının omuzlarına yükleniyor.

Bu makam büyük bir sınav yeri çünkü; zamanını nasıl kullanacağın, yapmayı aarzuladığın şeyler hakkında özgür değilsin, kendi şahsi işlerini de takip etme olanağına sahip değilsin. Herşeyi idare eden yönlendiren şey ise iş.

- Tarihte yer almış veya günümüzde yaşayan politikacılardan çalışmalarınızda örnek aldığınız birisi var mı?

- Ben örnek olarak Vlademir Putin'i alıyorum. Onun iyi bir önder olduğunu düşünüyorum. Akıllı, çokta insancıl. Yüksek mevkilerdeki insanları idare etmesi yanısıra sahip olduğu iyi huylar sayesinde  halktan insanlarda onu seviyor, destekliyorlar. Ülkenin durumunun çok ağır olduğu dönemlerde o idareci olarak seçildiğinde ülkenin kısa süre içerisinde iyi yönde ilerlemesini sağlayarak ülkeyi daha güçlü bir hale getirebildi. Günümüzde dünya üzerinde olan tüm olaylar bunu kanıtlıyor. Batı ülkelerinde büyük mevki sahipleri güçlü Rusya ve güçlü liderinden  ürker oldular. Fakat benim düşüncelerime göre, bugün bir bütün olarak ülkenin tamamının, liderini desteklemesi, herkesin elinden geleni yaparak onun yaşama geçirmek istedikleri şeyleri desteklemesi ve ülkenin daha güçlü olması için çalışması gerekiyor. Zamanı geldiğinde sadece bizler değil çocuklarımız, torunlarımız da bu çalışmanın sağlayacağı yararı alenen görecekler.

Dimitri Medvedev ve Valentina Matviyenke'ye de büyük saygı duyuyorum. Onlar akıllı politikacılar, iyi insanlar.

Eğer Adıgeler arasından örnek vermem gerekiyorsa çeyrek asır kadar KPSS Bölge Yürütme Komitesi başkanlığı yapmış olan, Adıgey ve Adıgey yaşayanları için pek çok iyi işi gerçekleştirmiş olan Berzec Nuh.

- Meslektaşlarınızın - çalışanlarınızın size büyük saygı gösterdiği aleni. Liderlik vasıflarınızdan hangisi böyle bir şeye kökenlik ediyor?

-  Bence, böylesi bir soruyu benim yerime onlara sorsaydınız daha iyi olurdu. İnsanlarla olan ilişkilerime değinecek olursam her zaman onlarla iyi ilişkiler içerinde olmaya özen gösterdim, çalıştığım herkese saygı ile yaklaştım. İnsanın sahip olduğu makam-mevkinin bence önemi yok. Ben herkese eşit ve adeletkar yaklaşıyorum hiç bir zaman kendimi büyük görme eğiliminde olmadım, böylesi huyları olanları da sevmiyorum. Böylesi kendini büyük gören kişilerin kendilerinden daha ufak makamlarda olanları, çalışanlarını küçük görmek, kendilerinden daha büyük makam ve mevkidekilere ise yaranmaya çalışmak, adetleridir.

Rektörlük yaptığım dönemde başıma gelmiş olan bir olayı konuyla ilgili olarak anlatmak istiyorum. Sokakta yürürken yanıma daha öncelerinden tanıdığım birisi ezik-büzük bir ifadeyle saygı göstererek yaklaştı. Ben; '- Neden böyle yapıyorsun, niçin ezilip büzülüyorsun, biz arkadaş değilmiyiz?' diye sordum. Bana verdiği cevap ise 'ama sen rektörsün' oldu. Daha sonra üzerinden biraz vakit geçtikten sonra yine sokakta karşılaştığımızda benim bulunduğum tarafa bakmadı bile, selam da vermedi. Burnu havada kabara kabara yoluna devam etti. Arkadaşlarıma ne olduğunu, bilmeden bir şekilde onu kırıp kırmadığımı öğrenmek için sorular sorduğumda O'nun bir makama getirildiğini söylediler.

- Gençliğinde 'Cumhuriyet başı' olacağın söylenseydi, inanırmıydın.

- Gençliğimde hiç kimse bana böyle bir şey söyleyemezdi. Fakir bir yaşam sürdürüyorduk, böylesi düşünceler aklımıza gelmezdi. Doğruyu söylemek gerekirse insanların benimle alakalı söyledikleri bir şey gerçekleşti. Köyümüzdeki yaşlılar uzun parmaklara sahip olanların öğretmen olacaklarını söylerlerdi. O tarihlerde öğretmenlik mesleğine köy sakinleri çok değer verirlerdi. Ben o tarihlerde üniversiteye girip öğretmen olmayı amaç edinmiştim. İşin doğrusu bu mesleği uzun dönem icra etme imkanım da olmadı, askerliğimi yapmak üzere orduya alındım. Daha sonra ise eğitimle alakalı idarecilik alanında kariyerimde ilerleme gösterdim; sporla alakalı da idarecilik yaptım, profteknik yatılı okulu müdürlüğü yaptım, ayrıca rektörlükte yaptım.

- Adıgeyde her dönem akrabalara önem verilir. Bir açıdan çok sayıda akrabaya sahip olmak güzel. Diğer taraftan biz çerkeslerde akrabalara destek olma geleneği çalışmalarında engel teşkil etmiyor mu?

- Akrabalar arasında anlaşı ve karşılıklı güzel ilişkilerin olmasında hiç bir zarar görmüyorum. Kafkasyanın genelini ele alacak olursak sülale, dayanışma, yardımlaşma ve karşılıklı merhametin kalesi gibidir. Burada yetim kalmış çocuklar, yaşlılar yurtlara verilmiyor. İş alanına yönelik konuşacak olursak kadroları hiç bir zaman akrabam olmaları veya olmamaları ile alakalı düzenlemedim. Her şeyden ziyade önem verdiğim şey insanın işe  uygunluğudur. Fakat işi konusunda bilgili bir akrabaya da yardımcı olmanın hiç bir olumsuz yönünü görmüyorum.

- Günümüzde milli bilincin artması gerektiği konusunda çok şey söylendiğini işitiyoruz. Sence çerkeslik denilince ne anlaşılıyor?

- Soruna cevap verirken şunu belirteyim, olumsuz bir şey yaptığınızda insanlar 'çerkes değilmisin, insan değilmisin?' diye sorarlar. Çerkes dediğin çerkes xabzesine uygun, insancıllığa sahip kişi olmalı. Eğer öyle değilse hem Çerkes değildir, hem de insan değildir. Çerkesler uzun yüzyıllar boyunca yoğrulup oluşmuş Adıge Xabzesinin bir parçasıdır. Bunun  önem verdiği baş gelenk-görenekler arasındaki yiğitlik, merhamet, ar, uzak görüşlülük, büyükler ve anne-babaya saygı göstermeye her zaman büyük önem vermişlerdir. Zaman ve kanunlarda olan değişikliklerle bağlantısı olmadan Adıgelerin xabzelerine özen göstererek korumaları gerekiyor. Adıge Xabzesinde yaşamın her alanında nasıl davranılacağı belirlenmiştir. Günümüze kadar geldiği üzere hala büyüklerin sözleri kesilmez, onlar ayakta karşılanırlar.

Günümüzde gençlerimizden bazılarının daha önceleri Adıgelerde görülmeyen geleneklere yönelmeyi arzuladıklarını düşünüyorum. Yüzyıllar içerisinde insanlarımızın oluşturduğu, canlandırdığı iyi geleneklerimiz varken böylesi bir şeye neden gerek olsun ki!?

- Xabzelerimizi uygulamak zor değil mi? Acaba onları daha basitleştirmek mi gerekir?

- Daha önce belirttiğim gibi xabzelerimiz yüzyıllar içerisinde oluştu ve uygulanarak kendilerini doğruladılar, kanıtladılar. Bunları değiştirmenin gerekli olduğunu düşünmüyorum. Dünyadaki değişmeler bunun dışında bir şeydir. Mesela elbette biz bugün atla gezmiyor çocuklarımızı atalığa vermiyoruz bunlar ayrı konular ama davranışsal kaidelerin çoğunun nerede olursanız olur uygulanması gereken şeyler olduğuna dikkatinizi çekmek istiyorum. Örneğin yaşlılar, bayanlar karşısında, aile içerisinde nasıl davranışlar sergilemeniz gerektiği, anne-babanın çocuklarını övmemeleri, çocukların ilerlemiş yaşlardaki velilerine değer veriş şekilleri, bunların hiç yüreklerimizdeki yerlerini kaybetmiyor olması da bu çerçevededir.

- İlk, orta ve yükseköğrenimin esnasında tanıdıklarınız, doğduğunuz köyün sakinleri ile ilişki içerisindemisiniz?

- Aynı sınıfta okuyanların toplanmaları, birbirlerine havadisleri aktarmaları çok iyi-güzel. Gerçeği söylemem  gerekirse bu konuda ben çok şanssızım. Çünkü hem orta he yüksek öğrenim gördüğüm sınıf arkadaşlarım  böyle toplanmayı sevmiyorlar. Ben bir kaç defa onları toplamaya çalıştım. Bir kaç defada ilk öğretmenim olan Yusıfıphu Nuriyeti ve sınıf arkadaşlarımı Mıyekuape devlet teknik üniversitesinde ağırladım. İşte o zaman birbirimize çok şeyler anlatmıştık, pek çok konuya değinmiştik. Ama bu toplantının ardından nadiren bir araya geldik.

Köylülerimle ise köye gittikçe biraraya geliyor Adıge xabze çerçevesinde gerek hayırlı gerekse acı günlerde evlerine bahçelerine gidiyorum.

- Gençlerin her zaman örnek aldıkları birileri var. Gençliğinizde kim gibi olmak istiyordunuz, samimi bir şekilde kime ilgi duyuyordunuz?

- Çocukken, öncü birliklerle alakalı kitapları okumayı çok seviyordum.  Nikolay Kuznetsov'a ilgi duyuyordum. Onu Banderovcuların öldürmesi benim için çok acı bir olay olmuştur.

- İnsanlardaki güzel huylardan en çok değer verdiğiniz hangisi?

-  İnsancıl olmak, güvenilir insan olmak ve temiz yüreklilik.

- Çevrenizdeki insanlar arasında gerçek dost olarak telakki edecekleriniz var mı, veya iş hayatınız gerçek dostluklar edinmenize zaman bırakmıyor mu?

- Benim çok tanıdığım var, ama bunların arasında dostlar tek tük. Siz güzel farkettiniz, çalışma iş-güç, sohbet etmeye dostluklar geliştirmeye vakit bırakmıyor. Böyle olmasına rağmen aralarında bana karşı samimi olan insanların olduğunu biliyorum.

- Evde ev işleri yaparmısınız.

- Ailede, evde her şeyi yapabileceğim halde bana bir şey bırakmıyorlar.

- Hangi kitapları okuyorsunuz?

- Farklı farklı kitaplar okuyorum. Tarih ve politika ile alakalı kitapları seviyorum. Çok satan kitapları da seviyorum. Örneğin Dany Braun'a ait kitapları da okurken dinleniyorum.

- İş günü ardından nasıl dinleniyorsunuz? Kitap okumayı en huzur verici şey olarak mı görüyorsunuz?

- Evet, aslında en iyi dinlence olarak evde iyi bir kitabı okuyarak geçirdiğim vakti görüyorum. Bazende direksiyon başına geçip şehri turluyor yeni yapılan binalara bakıyorum.

- İnsanın bedenine bakmasına spor yapmasına, düzgün bir yaşam sürdürmesine büyük önem verilir.  Bu konuya siz nasıl bakıyorsunuz?

- Ben sigara da içki de içmiyorum. Her zaman sporla ilgilenmiştim. Voleybol ve tenis oynuyordum. Günümüzde de hem sağlığım hemde genel görünüşüm için bunlara özen gösteriyorum.

- Sert bir babamısınız?

- Sert olduğumu söyleyemem ama yumuşakta değilim. Hiç bir zaman çocuğa el kaldırmış değilim her zaman sözle anlatmaya çalışırdım ve bunda da başarılı olduğumu düşünüyorum.

- Çocuk ve torunlarınız politikaya atılacağız derlerse kabul edermisiniz?

- Engel olmam. Her bir fert kendi yaşamını inşaa eder.

- Günümüzde ülkemizi seviyoruz diyerek başka ülkeler ve milletleri küçük görüyor olmaları doğru değil. Siz gerçek yurtseverlikten neyi anlıyorsunuz?

- İlginç bir soru sordunuz. Gerçek yurtseverlikle sahtesi çokça karıştırılıyor, özellikle gençler tarafından. Bunların birbirlerinden ayrıldıkları noktalarda var. Adil insanlar her zaman gönül huzuru içerisindeler. Zalimane davranışlar sergileyen, tolerans sahibi olmayan, bağırmaktan hoşlanan birisine denk geldiğinizde onun gerçek yurtsever olmadığına güvenebilirsiniz. Gerçek yurtsever olmayan kişi kendi milleti konusunda sert iken başka insanların ulusların gelişmesini gönlünden arzulamayan kişidir. Böylesi yaklaşımlar insanları  husumetten başka bir şeye taşımazlar....

Çerkesleri ele alacak olursak (щэIагъэ) tolerans sahibi olmak, mütedeyyin olmak her zaman için çerkesliğin bir parçası olagelmiştir bunu belirtmekte fayda var. Bence Çerkeslik bir milletin diğer milleti saymasını, diğer millete müsemaha göstermesini de kapsar. Fakat üzücü olmakla birlikte her toplum buna ihtiyaç duyuyor. Çerkes birisi kendi ulusunu överken diğer bir ulusu küçük görmez, rencide etmez. İçinden çıktığı milleti bayraklaştırmaz, başka herhangi bir milletim ferdi ile olan ilişkilerinde de kendi ulusunu küçük düşürmeyecek şekilde adıgağenin gerektirdiği gibi davranır.

- Günümüzün toplumunda insani değerlerin eksik bir şekilde yer alması büyük bir sorun.  Bu konuda iyi yönde gelişmeler gösterilmesi için cumhuriyetimiz ne gibi olanaklara sahip, bu eksikliklerin giderilmesi için neler yapılmalı? 

  - Toplumun insani değerlere sahip olması yönünde, sahip olunanların muhafazasına ilişkin devletin üstesinden geldiği şeyler hakkında konuşacak olursak bu çok vaktimizi alır. Biz farklı alanlarda farklı farklı seviyelerde imkanlarımızı değerlendiriyoruz. Öncelikli olarak insanın yetiştirilmesinin başlangıç noktası olan aileye önem veriyor onu destekliyoruz. İkincil olarak eğitim alanında gelişmeler gösterilmesi hususuna yoğun olarak eğiliyoruz çünkü eğitimsel olarak bunun paha biçilemez bir önemi var. Bunların yanısıra kültüre de çok önem veriyoruz. İnsanoğlunun manevi mirasları manevi besin kaynakları olan dünya çapındaki sanatsal eserlerden uyarlanmış tiyatro eserleri, büyük ressamların yapıtları ve bunların sergilenmesi ile daha da güç buluyor. Biz Adıgeyde yaşayan her bir milletin sahip oldukları iyi şeyleri geliştirmeleri hususunda elimizden geldiği oranda çaba sarfediyoruz.

Uyuşturcu bağımlılığının ortadan kalkması için çok çalışıyoruz. Gençlerin boş vakitlerini iyi geçirmeleri için örneğin sporla ilgilenmeleri için gerekli olan tüm tesisleri inşaa etmeye gayret gösteriyoruz. Bu amaçla stadyumlar, bisiklet alanları, yüzme havuzları yapıyoruz.

Böyle belirgin bir şekilde yaptığımız işler hakkında bunların insancıl yönlerini ele alarak bu konuda gösterdiğimiz başarıları uzun uzun konuşmak mümkün. Ekonomiden tutun kültürel alanlara kadar hangi konuyu ele alacak olursanız bu hususlarda yaptığımız herşey insanların sosyal anlamda daha iyi yaşam elde etmeleri toplumun sahip olduğu insancıllığın muhafazasına yöneliktir.

- Facebook'ta çok şey paylaşıyorsunuz. Bunların sayesinde hükümette de başka alanlarda da olan şeylerden haberdar oluyoruz. Bakış açınızı destekleyenlerin görüşlerini öğrenmek ilgi çekicidir. Peki siz, sizinle arkadaş olanların paylaştıkları hakkında görüşlerinizi bildiriyormusunuz?

-Zaman buldukça, bazen bende katılımda bulunuyorum. Ben oldukça iyi bilgisayar kullanıcısıydım. Fakat teknoloji durduğu yerde durmuyor, o ilerledikçe bizimde ilerlememiz gerekiyor. Günümüzde klasik basın kadar sosyal ağlarında büyük önemi var. Devlet kurumlarının resmi sitelerine girmeyecek haberlerden, girse de daha geç bir tarihte yayınlanacak olan şeyleri burada okuma imkanı var. Burada insanlarla resmi ağızla değil daha samimi konuşma olanağı var. Ben şahsen toplumdaki bakış açılarını öğrenmek ve insanlara daha yakın olmak için bunu iyi bir olanak olarak görüyorum.

- Kendini aşırı sakınmanın doğru olmadığı bunun yerine çevrendeki insanları daha fazla korumaya çalışmanın doğruluğuna dair düşünceleri sohbetlerinizde sıkça dile getiriyorsunuz. Siz Allah inancına sahipmisiniz?

- Çocukluğum ve gençlik yıllarım Devlet politikasının ateizm ile yoğrulduğu yıllarda geçti. Ama köydekiler, bunlara benimde ailem dahil olmak üzere her zaman Allah'a inanıyorlardı. Babaannem geceleri daima Allaha dualar ederdi. Çocukluğumda beni de buna alıştırdı, bu yüzden dini konulara yönelikte belirgin bir bağlılığım oluştu.

- Klasik söylemlerde 'dünyayı güzelliğin kurtaracağı' ifadesine katılıyormusunuz?

- Evet Dostoyevskinin 'dünyayı güzellik kurtaracak' ifadesinin doğru olduğunu düşünüyorum.  Zaten buna yönelik yaşamıyormuyuz, çalışmalarımız, inşaa etmeye uğraştığımız her şey de buna yönelik değil mi?

'Güney Bölgesi' internet gazetesi

Çeviri; AÇUMIJ Hilmi    

adygvoice.ru